Gençlik ve Bilinç

Günümüzdeki gençlerin kendilerinden önceki nesillere göre çok daha avantajlı olduğu doğru bir varsayım mı, ya da avantajdan kastettiğimiz şey hep maddiyat temelli mi olmak zorunda.

Genç eski Türkçede ‘bebek-yavru’ manasına geliyor. Farsçada ise aynı sözcük hazine demek. Biz kelimenin Farsça manası üzerinde duralım. Gençlik dönemi insan hayatında birçok açıdan ilginçlikler barındıran , nispeten hızlı geçen, kısa sürede büyük değişim ve dönüşümlerin gerçekleştiği bir evre. Tıpkı bir ülkedeki devrim inkılapları gibi sert ve etkili darbeler içerebilirken totaliter bir rejim kadar tutuk ve sığ bir yapıya da sahip olabilir. Bu büyük oran da gencimizin doğumundan ergenlik dönemine dek yaşadıkları, ailesi, akrabaları, yakın arkadaş çevresi, hatta karşısına çıkan öğretmenlerle de alakalıdır.

Fakat bunca etken arasında gençliği boşa harcamakla iyi değerlendirmek arasındaki o ince çizgide tarafımızı nasıl belirliyoruz, bizi yönlendiren temel güdü nedir. Aslında burada gençliği daha en başından doğru ve verimli yaşamak gibi bir imkanın olmadığını görüyoruz, böyle bir duruma çok nadiren rastlanır. Orada da muhtemel bir maddi durum avantajı vardır. Ancak bu durum bile kendi içinde çelişki içerebilir. Ailenizin size en başından sağladığı, sunduğu maddi avantajlar bazı kavramları hiç tanımamanıza, eksik empati geliştirmenize hatta narsist ve zayıf egolu bir bireye dönüşmenize yol açabilir. Kira gibi, çalışıp para kazanmak gibi, gerçekleştirmek zorunda olduğunuz hedefler gibi belirli dışsal zorluklar kişinin bulunduğu âna ve çevresine duyarlılık geliştirmesini sağlar. Fırsatları daha iyi görür, hamle yapma ihtiyacı hissederiz. Deneyip yanılırız ve belli bir aşamadan sonra kişilik yapısı, dünya görüşü, gelecek hedefleri ve bilgi birikimine dayalı bilincin ilk oturmuş çerçevesi ortaya çıkar. İşte bu çerçeve de 25-40 yaş arasında daha az hatayla işler yapmamıza ve kabaca 40’tan sonra yaptıklarımızın meyvelerini almamıza olanak sağlar.

Peki bugünün gençleri bu süreci nasıl algılıyor. Tüm bu aşamaların bir anlamı var mı ya da gençler hedonistik bir yapıya doğru mu evriliyor?Her şeyi, zamanı, sevdiklerini, fırsatları kısacası tüm değer kalıplarını hor kullandıkları bir dönem olarak mı algılıyorlar gençliği?

Tam da burada ‘bilinci istemek’ devreye giriyor. Bilinç varken hataya yöneliş yoktur. Ancak bilince giden yol hatadan gelir. Dolayısıyla bugünün genci öncelikle bir dakika durup sırtını arkaya çevirip nereden geldiğine bakmalı ve aynı anda gittiği, yöneldiği yolu da görmeli ve gerçekte neyi istediğini düşünmelidir. Devreye bilinçli istekler girdikten sonra hata yüzdesi giderek azalacaktır zaten, önemli olan bilinç sarmalına girmektir. Bundan 3 bin yıl önce Sümer kil tabletlerinde bile ‘Gençlik nereye gidiyor?’ ibaresinin yer aldığı düşünülürse günümüzün gencinin geçmiş hatalarından çok potansiyel doğrularına odaklanması daha uygun olacaktır.

 

Ferdi ERAT

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir